Küresel Ticaret Görünümünü Şekillendiren Dört Temel Faktör: 2025-2026 Analizi
Küresel ticaret tahminlerindeki revizyonlar, dünya ekonomisinin gelecekteki yörüngesini anlamak için kritik birer göstergedir. Bu revizyonlar, temel ekonomik dinamiklerdeki değişimleri yansıtarak politika yapıcılar ve piyasa aktörleri için stratejik bir çerçeve sunar. Son dönemde yayımlanan Küresel Ticaret Görünümü ve İstatistikleri (GTOS) raporu, 2025 ve 2026 yılları için önemli bir perspektif kaymasına işaret etmekte ve bu değişimin altında yatan faktörlerin derinlemesine incelenmesini zorunlu kılmaktadır.
Küresel mamul ticareti büyüme oranlarına ilişkin en son tahminler, Nisan ayındaki öngörülere kıyasla dikkate değer bir değişim sergilemektedir. Nisan ayında 2025 için öngörülen % -0,2'lik daralma beklentisi, yerini % 2,4'lük güçlü bir büyüme tahminine bırakırken; 2026 için beklenen % 2,5'lik büyüme oranı ise % 0,5'e gerilemiştir.
Bu verilerden çıkan en temel sonuç, beklenen büyüme yavaşlamasının zamanlamasının 2025'ten 2026'ya ertelenmiş olmasıdır. Ancak bu erteleme, karamsar bir tablo çizmemektedir. Aksine, iki yıllık kümülatif görünüm daha iyimser bir hale gelmiştir. Mevcut tahminler doğrultusunda 2025-2026 döneminde beklenen toplam % 2,9'luk büyüme (% 2,4 + % 0,5), Nisan ayındaki % 2,3'lük (% -0,2 + % 2,5) kümülatif beklentiden 0,6 yüzde puanı daha yüksektir.
Bu analizin devamında, söz konusu revizyonları açıklayan ve küresel ticaretin seyrini belirleyen dört ana faktör incelenecektir:
- yapay zekâ (YZ) ticareti,
- makroekonomik iyileşme,
- ABD'nin önden yüklemeli alımları
- ticaret politikası belirsizliği
Bu faktörler, YZ gibi yeni ve dönüştürücü teknolojilerin geleneksel ticaret akışlarını nasıl yeniden şekillendirdiğini ve küresel ekonomik dayanıklılığın sınırlarını nasıl test ettiğini anlamak için bütüncül bir bakış açısı sunmaktadır.
Faktör 1: Yapay Zekâ Ticaretindeki Güçlü Yükseliş
Yapay zekâ ile ilişkili ürün ticareti, artık küresel ticaret dinamiklerinde göz ardı edilemeyecek bir güç haline gelmiştir. Bu yeni ve hızla büyüyen segment, geleneksel ticaret modellerini zorlamakta ve küresel büyüme tahminlerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. YZ teknolojilerinin yaygınlaşması, bu alandaki mal ve hizmet ticaretine yönelik talebi rekor seviyelere çıkarmıştır.
YZ ticaretinin orantısız etkisi, nicel verilerle açıkça görülmektedir. YZ ile ilişkili mallar, küresel mamul ticaretinin yalnızca yaklaşık %15'ini oluşturmasına rağmen, 2025'in ilk yarısında mamul ticaretinde gözlemlenen yıllık bazda %6'lık küresel büyümenin değer bazında %46'sını tek başına karşılamaktadır. Bu durum, YZ'nin ne denli yoğun ve konsantre bir büyüme motoru olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu güçlü büyüme eğilimi, tek bir bölgeye veya ülkeye özgü bir fenomen değildir; aksine coğrafi olarak geniş tabanlı bir nitelik taşımaktadır. Bu yayılım, YZ devriminin küresel bir eğilim olduğunu ve dünya genelinde tedarik zincirlerini ve ticaret akışlarını yeniden yapılandırdığını teyit etmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri örneği, YZ ürünlerinin dayanıklılığını göstermesi açısından çarpıcıdır. 2025'in ikinci çeyreğinde diğer tüm ürün kategorilerinde ABD ithalatı duraklarken, YZ ile ilişkili ürünlerin ithalatındaki artış ivmesini korumuştur. Bu teknoloji odaklı büyüme, sadece belirli bir sektörün başarısını değil, aynı zamanda daha geniş çaplı bir ekonomik canlılığın da öncü bir göstergesi olabilir.
Faktör 2: Makroekonomik İyileşme ve Sistemin Dayanıklılığı
Genel makroekonomik sağlık, küresel ticaret hacimlerinin temel belirleyicisidir. Son dönemde gözlemlenen olumlu gelişmeler, özellikle düşen enflasyon ve artan reel gelirler, ticaret görünümünü önemli ölçüde desteklemiştir. Bu faktörler, küresel ticaret sisteminin beklenenden daha dayanıklı olduğunu göstermektedir.
Makroekonomik durumu güçlendiren iki temel gelişme öne çıkmaktadır. Bir yandan, düşen manşet enflasyon oranları tüketici ve üretici güvenini artırarak harcama ve yatırım kararlarını olumlu yönde etkilemektedir. Diğer yandan, birçok ülkede uygulanan genişlemeci maliye politikalarına bağlı olarak yükselen reel gelir artışı, özellikle dayanıklı mallara yönelik talebi canlandırmaktadır. Bu makroekonomik iyileşmenin bir sonucu olarak, tarife artışlarından doğrudan etkilenmeyen bölgeler arasındaki ticaret akışları beklenenden daha güçlü bir seyir izlemiş ve küresel ticaret sisteminin şoklara karşı gösterdiği esnekliğe işaret etmiştir.
Bu bağlamda Çin'in ihracat performansı özel bir odak noktasını hak etmektedir. 2025'in ilk yarısında Çin'in ihracat hacmi, GSYH büyümesini önemli ölçüde aşarak % 12 gibi dikkat çekici bir oranda genişlemiştir. Bu veri, Çin'in ihracatında sadece pazar kaymasından ibaret olmayan, aynı zamanda küresel talepten beslenen otonom bir genişleme yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla Çin, küresel mamul ticaretine net bir pozitif katkı sağlamaktadır.
Bu genel makroekonomik dayanıklılık, belirli politika beklentileriyle birleştiğinde, tüketicilerin ve şirketlerin stratejik alım kararlarını nasıl şekillendirdiğini ortaya koymaktadır; bunun en net örneği ABD'de gözlemlenen önden yüklemeli alım davranışıdır.
Faktör 3: ABD'nin Önden Yüklemeli Alımlarının Kalıcı Etkisi
"Önden yüklemeli alım" (front-loading), tüketicilerin ve şirketlerin gelecekte beklenen fiyat artışları veya tarife gibi ticaret engellerinden kaçınmak amacıyla alımlarını öne çekmesi anlamına gelen stratejik bir davranıştır. ABD'de gözlemlenen bu davranış, özellikle tarife artışı beklentilerine karşı verilmiş bir tepki olarak ortaya çıkmış ve küresel ticaret tahminlerinin zamanlamasını doğrudan etkilemiştir.
DTÖ ekonomistleri, ABD ithalatındaki bu ani sıçramanın bir bölümünün kalıcı olacağını değerlendirmektedir. Bu değerlendirmenin temelinde, talep artışının niteliğine ilişkin kritik bir ayrım yatmaktadır. Geçici olması beklenen envanter artışının aksine, ABD ithalatındaki artışın önemli bir bölümünün dayanıklı malların ileri tarihli satın alınmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu durumda tüketiciler ve şirketler, gelecekteki ihtiyaçları için yapacakları alımları (örneğin yeni bir makine veya otomobil) bugünden gerçekleştirirler.
Bu kalıcı etki, küresel ticaret büyümesindeki yavaşlamanın neden 2025'ten 2026'ya kaydığını açıklamada merkezi bir rol oynamaktadır. Öne çekilen bu dayanıklı mal talebi, gelecekteki bir tarihte "telafi edilemeyeceği" için 2025 büyüme verilerini kalıcı olarak yükseltirken, 2026'da doğal olarak ortaya çıkacak olan talebi ortadan kaldırarak o yıl için daha düşük bir büyüme baz çizgisi yaratmıştır. Bu stratejik alım davranışını tetikleyen temel unsur ise ticaret politikaları ve bu politikaların yarattığı belirsizlik ortamıdır.
Faktör 4: Ticaret Politikası Belirsizliğinin Azalması
- Mevcut Tarife Artışları: 2025 ve 2026 toplam görünümünü, Nisan tahminine kıyasla 0,1 yüzde puanından daha az değiştirmiştir.
- Azalan Belirsizlik: Belirsizlikteki düşüş ise küresel ticaret görünümünü yaklaşık 0,1 yüzde puanı iyileştirmiştir.
Ticaret politikası belirsizliğinin azalmasının ardında üç temel neden yatmaktadır:
- Sınırlı Misilleme: Çin haricinde, hiçbir büyük ekonomi ABD'nin tarife artışlarına karşı yeni ve geniş kapsamlı misilleme tarifeleri ilan etmemiş veya uygulamamıştır. Bu durum, bir ticaret savaşının genele yayılma riskini azaltmıştır.
- USMCA İstisnası: Kuzey Amerika'daki en büyük ticaret ortaklarını kapsayan Amerika Birleşik Devletleri–Meksika–Kanada Anlaşması (USMCA) kapsamındaki ticaretin, tarife artışlarının çoğundan muaf tutulması, bölgesel ticaret akışlarını korumuştur.
- Üçüncü Ülke Ticaretinin Etkilenmemesi: Tarife tartışmalarından doğrudan etkilenmeyen üçüncü ülkeler arasındaki ticaret, bu süreçten büyük ölçüde etkilenmeyerek küresel ticaret hacminin korunmasına yardımcı olmuştur.
Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, küresel ticaretin mevcut durumuna ve geleceğine dair daha net bir resim ortaya çıkmaktadır.
Geleceğe Dönük Değerlendirme
Bu analizde incelenen dört temel faktör – yapay zekâ ticaretindeki güçlü ivme, makroekonomik dayanıklılık, ABD'deki önden yüklemeli alımların kalıcı etkisi ve azalan ticaret politikası belirsizliği – 2025-2026 küresel ticaret tahminlerindeki revizyonu kolektif olarak açıklamaktadır. Bu dinamikler, küresel ekonominin şoklara karşı direncini ve yeni büyüme motorlarına adapte olma kabiliyetini gözler önüne sermektedir.
Ana çıkarım, mevcut verilerin küresel ticaretteki büyüme beklentisinin iptal olduğuna değil, yavaşlamanın ertelendiğine işaret etmesidir. 2025 için öngörülen belirgin iyileşme, büyük ölçüde 2026 için daha ılımlı bir büyüme beklentisiyle dengelenmektedir. Bu durum, politika yapıcıların ve piyasa aktörlerinin temkinli bir iyimserlik içinde olmaları gerektiğini göstermektedir.
Kaynak: WORLD TRADE REPORT 2025 - Making trade and AI work together to the benet of all