Küresel Ticarette Yön Değişimi ve Tedarik Zinciri Dönüşümü
Yapısal Eğilimlerin Ayrıştırılmasındaki Güçlükler
Kısa vadeli dalgalanmaların ötesinde, küresel ticaret akışlarının yeniden yönlendirilmesi ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, orta ve uzun vadeli görünüm açısından izlenmesi gereken kritik boyutlar olarak öne çıkmaktadır. Ancak, yüksek değişkenlik sergileyen ve büyük ölçüde parçalı nitelik taşıyan mevcut veriler, bu dönüşümlere ilişkin kalıcı ve tutarlı örüntülerin net biçimde ayrıştırılmasını güçleştirmektedir.
Bu nedenle, ticaret coğrafyasındaki yapısal kaymaların kapsamı ve hızı şu aşamada sınırlı bir görünürlük sunmaktadır. Bununla birlikte, mevcut göstergeler Çin’in Afrika ülkeleri ile Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’ne (ASEAN) yönelik ihracatının güçlendiğine, buna karşılık Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan sevkiyatların kademeli olarak zayıfladığına işaret etmektedir.
Friendshoring ve Nearshoring Eğilimlerinde Duraksamalar
“Dost ülkelere yönlendirme” (friendshoring) ve “yakın coğrafyaya taşıma” (nearshoring) stratejileri, 2024’ün sonu ve 2025’in başı itibarıyla belirgin bir ivme kaybına işaret etmekte, bazı göstergeler bu eğilimlerin geçici olarak durakladığını, hatta kısmen tersine döndüğünü düşündürmektedir.
Benzer biçimde, sanayi üretiminin yeniden ülke içine taşınmasına yönelik politika hedefleri ve şirket niyetleri, fabrika taşımalarının ve tedarik zinciri yeniden yapılandırmalarının doğası gereği uzun zaman dilimleri gerektirmesi nedeniyle, şu aşamada sınırlı ve dağınık uygulamalarla sınırlı kalmış; henüz geniş ölçekli ve kalıcı bir dönüşüme evrilmemiştir.
Yüksek Belirsizlik Ortamının Tedarik Zinciri Kaymalarına Etkisi
Halihazırda hüküm süren son derece yüksek belirsizlik ortamı, büyük ölçekli tedarik zinciri kaymalarının hayata geçirilmesi açısından elverişli bir zemin sunmamaktadır. İşletme yöneticilerinin stratejik planlama süreçlerinde dayandıkları temel makroekonomik ve politika parametreleri, uzun vadeli ve sermaye yoğun operasyonel dönüşümleri destekleyemeyecek ölçüde dalgalı ve öngörülemez bir görünüm sergilemektedir.
Bu bağlamda, sanayinin hızlı ve kapsamlı biçimde yeniden konumlandırılmasına gidilmesi yerine, birçok firma maliyetleri sınırlamayı ve esnekliği korumayı önceleyen bir “bekle-gör” stratejisini tercih etmektedir.
Özetle, hükümetlerin üretimi yeniden ülke içine çekmeye yönelik politik niyetleri kısa vadede öncelik kazanmış görünse de, ağırlıklı olarak politika kaynaklı oynaklıkla şekillenen mevcut ekonomik ortam, bu hedeflerin somut ve yaygın bir dönüşüme evrilmesini şimdilik sınırlamaktadır.
Öngörülebilir Pazarlara Yönelim ve Çin'in İhracat Stratejisi
Artan belirsizlik ortamında öne çıkan bir diğer eğilim, firma yöneticilerinin ticari ve operasyonel kararlarında giderek daha öngörülebilir olarak değerlendirdikleri pazarlara öncelik vermeleridir. Bu çerçevede, Çin’in Amerika Birleşik Devletleri’ne yönelik ihracat bağımlılığını daha da azaltarak, talep istikrarı ve politika öngörülebilirliği açısından görece daha elverişli pazarlara yönelmesi beklenmektedir.
Söz konusu yeniden yönelim, ihracat akımlarının yeniden tahsis edildiği bölgelerde arz koşullarını güçlendirerek orta vadede dezenflasyonist baskılar yaratabilir.
Özellikle 2025 başından bu yana para birimleri hem ABD doları hem de Çin yuanı karşısında değer kazanan Avrupa ekonomileri, bu fiyatlama ve rekabet dinamiklerini deneyimleme açısından görece avantajlı bir konumda bulunmaktadır.
Öne Çekilmiş Alımların Ticaret Saptırması Üzerindeki Gölgeleme Etkisi
2025 yılının ortalarına gelindiğinde, yakın dönemde gözlenen öne çekilmiş alım faaliyetlerinin yarattığı geçici hacim artışları, ticaret saptırmasına ilişkin yapısal etkileri büyük ölçüde gölgede bırakmış; bu durum, mevcut veriler üzerinden söz konusu örüntülerin ayrıştırılmasını ve sağlıklı biçimde izlenmesini zorlaştırmıştır.
Ancak, bu geçici bozulmaların etkisi zamanla zayıfladıkça, ticaret akışlarındaki kalıcı yeniden yönelimlerin ve altta yatan yapısal eğilimlerin daha net ve ölçülebilir biçimde ortaya çıkması beklenmektedir.

Çin-ABD Ticaret İlişkilerinin Geleceği ve Küresel Ticaret Parçalanması Riski
Ekim 2025 Zirvesi Sonrası İyimserlik
Mevcut görünümü değiştirebilecek başlıca gelişmelerden biri, Çin ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaret ilişkilerinde olası bir iyileşmedir. Özellikle iki Devlet ve Hükümet Başkanı'nın 2025 Ekim ayı sonunda bir araya gelmesinin ardından, belli bir iyimserlik sürmektedir.
Tarife Oranlarına Dönüş Yolunun Belirsizliği
Buna karşın, mevcut iyimserliğe rağmen temkinli bir duruşun korunması gerekmektedir. 2017 öncesinde geçerli olan seviyelere daha yakın tarife oranlarına dönüş, gerek siyasi kısıtlar gerekse yerleşik politika çerçeveleri nedeniyle hâlen uzun ve belirsiz bir patikaya işaret etmektedir.
Taraflar arasında kalıcı ve kapsayıcı bir ortak zemin oluşturulamaması durumunda, küresel ticaretin daha da parçalanması riski canlılığını koruyacak; bu gelişme, doğrudan taraf olmayan ancak küresel ticaret ağlarına derinlemesine entegre olmuş birçok “seyirci konumundaki” ekonomi için ilave kırılganlıklar ve aşağı yönlü riskler yaratacaktır.